CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, maden ocağının çökmesi sonucu meydana gelen olay ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak; “Çevre felaketine neden olan insan yaşamını tehdit eden önleyici tedbirlerin alınmadığı risk taşıyan tüm maden ocakları, kamulaştırılmalı ve devlet tarafından çalıştırılmalıdır” dedi.
Elazığ’da geçtiğimiz gün sabah saatlerinde Alacakaya-Palu ilçesi sınırlarında bulunan krom üretimi yapılan maden ocağında meydana geldi. Krom çıkartılan maden ocağında henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı çökme meydana geldi. Göçük altında kalan 4 işçiden biri kendi imkanları ile çıkarken, 2 işçi de UMKE ve AFAD ekiplerinin müdahalesi ile bulunduğu yerden çıkarılıp ambulansa alındı. Göçük altında kalan son işçi de ekiplerin yaklaşık 5 saatlik çalışması sonucu sağ olarak kurtarıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi TBMM Çevre Komisyonu Sözcüsü Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’da göçüğün yaşandığı maden ocağına intikal ederek burada ilgililerden bilgi aldı.
Öte yandan Milletvekili Erol, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Çevre Komisyonunun üyeleri olarak Türkiye’de bütün riskli madenleri gezerek raporları hazırlayıp düzenledikten sonra soru önergeleri hazırlayıp bakanlıklara vereceklerini kaydetti.
“TÜRKİYE’DE GERÇEKTEN BİR MADENCİLİK VAHŞETİ VAR”
Meydana gelen göçük sonrası olay yerine geldiklerini dile getiren Milletvekili Erol, “Sabah saat 09:45 gibi 4 işçi galeriye gidiyor ve göçük oluşuyor. Göçük oluştuğu anda bir işçi kendi imkanlarıyla dışarı çıkıyor. İki işçi daha sonra olay yerine gelen AFAD ve diğer maden ocaklarından gelen maden içlerinin müdahalesi ile kurtuluyor. En son ayakları göçük altında kalan işçi de kurtarıldı. Öncelikle bir can kaybının olmaması son derece sevindirici. Ama olayı şöyle yorumlamak lazım; Türkiye’de gerçekten bir madencilik vahşeti var. Tabi ki bir ülkenin yeraltı kaynakları ve zenginlikleri ülke ekonomisine kazandırılmalı, istihdam alanı oluşturulmalı ama öncelik yalnızca bu olmamalı. Öncelik çevre duyarlılığı ve insan olmalı. Görüldüğü üzere bu bölgede kapalı galeri ve tünel sistemi ile çalışan bir çok maden ocağı var. Bu manzarayı Türkiye’de her yerde görebilirsiniz. Madenciliğe karşı değiliz ve bunlar işletilmeli ama insan hayatı ve çevre duyarlılığı ön planda tutularak olmalı. Maliyeti düşürmek ve karı artırmak adına tamamen çevre felaketine yol açan bir süreç var. Burada bir maden kanunun yeniden revize edilmesi ve değiştirilmesi lazım. Avrupa’da bunun örnekleri neyse onun uygulanması lazım. Ayrıca buna uymayanlarla ilgili de cezai müeyyideler uygulanmalı. Aynı zamanda o maden ocaklarının devletleştirilmeli ve kamulaştırılmalı. İstihdam alanı oluşturup, ülke ekonomisine katkısı olduğu doğrudur ama sonuç itibariyle yaşanan bir facianın ülkeye verdiği zarar kattığı değerlerden daha fazla” dedi.
“KARIN DAHA YÜKSEK OLMASI ADINA HEM ÇEVRE VAHŞETİ VAR HEM DE İNSAN HAYATI HİÇE SAYILIYOR”
Milletvekili Erol; “Maliyetleri düşürmek amaçlı oranın denetiminin sağlıklı yapılmaması ve karın daha yüksek olması adına hem çevre vahşeti var hem de insan hayatı hiçe sayılıyor. Görüldüğü üzere kapalı galerilerdeki hafriyatları çıkarıp rastgele dökmüşler ama burada yarın meydana gelebilecek bir heyelan riskine karşı yeni çevre felaketleri yaratılacak. İliç’teki olay da bunun en acı örneği. Öncelikle şunu söylemek lazım; önce çevre duyarlılığı ve insan hayatına öncelik verilmeli ve bu kurallara uymayanlara müeyyideler son derece ağır olmalı ve devlet bu tür riskli madenleri yeniden kamulaştırmalı. Çünkü devletin işlettiği madenlerde madenciler de anlatıyorlar, geçmişte böyle risklerin yaşanmadığı ve devletin önceliği vatandaşım can güvenliği olmuştur. Ama ne yazık ki son zamanlarda inanılmaz derecede 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin son 20 yılında verilen maden izinleri ilk 80 yılda verilen izinlerin neredeyse 150 katı. Hem doğanın tahrip edilmesi hem insan yaşamının hiçe sayılması aşına resmen madencilik alanında bir yağma var. Bu madencilik kanununun yeniden düzenlenmesi lazım. Biz, genel seçimlerden sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin Çevre Komisyonunun üyeleri olarak Türkiye’de bütün bu tür riskli madenleri gezerek raporları hazırlayıp düzenleyip ve soru önergeleri hazırlayıp bakanlıklara vereceğiz. Toplumda bu konu ile ilgili bu duyarlılığın yaşatılması adına da bu sürece katkı vereceğiz” diye konuştu.