Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Palabıyık, Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) bakanlık teklif edildiğini düşündüğünü söyleyerek, “HDP, örgüt hangi bakanlıkta ısrar ederse onu tercih edecektir. Çünkü devlet örgütü ciddi zaafa uğrattı, bu açığı kapatmak için HDP’ye şartlar sunulduğunda bu şartları örgütün lehine tercih edecektir” dedi.
İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Adem Palabıyık; "HDP, PKK’nın görünür yüzü, çünkü görünüyorsam o halde varım imgelemi şu an çok meşhur. Bir anlaşma olursa HDP elinden geldiği kadar görünmemeye ve varlığını hissettirmemeye çalışacaktır. Çünkü başka çaresi yok. Sahnede değil ama koltuklarda olacaktır. Zaten muhalefet de böyle bir HDP istiyor, bence PKK da bunu istiyor. Çünkü PKK çok zor durumda, şu an her teklife açıktır. Kendini süreç içinde ayıklayan bir HDP bekliyorum. Ayrıca kapatma davası çok mühim, çünkü HDP bunu çok iyi kullanacaktır. Eğer ki HDP bir mazlum rolüne büründürülse daha da güçlenebilir. Pandemi sürecinden dolayı halka ciddi oranda yanaşma var ve HDP kirli propagandasına özellikle CHP ile birlikte devam ediyor. AK Parti’nin yerel yönetimlere ciddi uyarılar yapması gerekiyor, çünkü yerel yönetimler hep AK Parti içi ziyaret yapıyor. Zaten muhalefetin olmadığı yerde HDP’nin güçlenmesi şu an muhalefetin ilk planıdır. O planda bölge için geçerlidir” dedi.
“Düşünülen isim de muhtemelen Mithat Sancar’dır”
Millet ittifakı tarafından HDP’ye bakanlık teklif edilmesi yönünde yapılan açıklamaları da değerlendiren Doç. Dr. Palabıyık, “Edilmiştir diye düşünüyorum, ama önemli olan HDP’nin değil örgütün ne istediğidir. HDP, örgüt hangi bakanlıkta ısrar ederse onu tercih edecektir. Çünkü devlet örgütü ciddi zaafa uğrattı, bu açığı kapatmak için HDP’ye şartlar sunulduğunda bu şartları örgütün lehine tercih edecektir. Kürt halkı lehine değil. HDP’nin bakan çıkarmasına yönelik geçmiş yıllara atıf var, hâlbuki iki dönem çok farklı, AK Parti örgütü bitirmek için siyasal bir kanal açma çabasındaydı, şimdi ise zayıflatılan örgüte yeni kanallar açmak için bir adım isteniyor. Bana göre bu ters tepecek. Yerel seçimler ayrı, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ayrı bir sosyoloji. Erdoğan’ın mücadele biçimi siyaset sosyolojisi açısından kapsayıcıdır. Milletin böyle bir teklifle karşılaştığı anda refleksi farklı olacaktır. Dünyanın bu durumu için de Trump-Biden çekişmesi gibi Türkiye’de bir süreç yaşanmaz. Ama yerel ve parlamento seçimlerinde sorunların yaşanacağı açıktır. Bence asıl mesele güçsüz bir Cumhurbaşkanlığı modeli düşünülmesidir. Çünkü parlamentodaki güçsüzlük Cumhurbaşkanlığı için en olumsuz süreçtir. Buna daha çok yüklenilecektir. Düşünülen isim de muhtemelen Mithat Sancar’dır” ifadelerini kullandı.
“HDP, öç sosyolojini canlı tutuyor”
Doç. Dr. Adem Palabıyık, Diyarbakır anneleri ile ilgili bir araştırma yaptığını da ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
“HDP, öç sosyolojini canlı tutuyor. Özellikle ailelerinden kan bağı olup da dağa çıkan ya da ölen insanlar üzerinden PKK tutumunu devşiriyor ve devlet ile halk arasındaki meseleyi kan davası olarak görüyor. Bunu kabul etmeyenler de baskı yapıyor. Sadece başkalarına değil kendinden olanlara da ciddi baskı var. Bu özellikle devlet tarafından engelleniyor. Tabii bir de Hüda-Par var. Örgüt onunla da sivil alanda mücadele içinde. Buradan tekrar ediyorum, örgütünün sosyal etkisinin kırılması için birçok kesim birlikte olmalı, Diyarbakır anneleri gündemde tutulmalı ve özellikle akademisyenler öğrencilerini uzaktan eğitim ile de olsa boş bırakmamalıdır. Çünkü örgütün istediği teorik boşluk oluşmuş durumdadır. Hem de çok net. Özellikle PKK ve Kürt meselesinin ayrı olgular olduğunu ve ayrı ayrı sosyolojik analizinin yapılmasını ispatladı. PKK ile HDP’nin direkt bağını aşikar etti. Özellikle kadın kollarını örgüt ağı gibi çalıştığını anlattılar ve sosyalleşme faaliyetleri ile bunu yaptılar. HDP gençlik kolları, Diyarbakır’da ve Van’da İncil dağıtımına yardım etti, kendi gözlerimle gördüm doktora tezimi yazarken. Siyaset okullarında, Diyarbakır annelerinin anlattığı bütün kandırma faaliyetleri aşikârdı. Anneler İslam’ın öğrenilmesini vurguladılar, HDP’nin İslam ile derdi var. Anneler, özellikle bölgede devlet ve halk güvenini yeniden inşa etmede çok etkili. Bence bu sosyolojik gerçek devlet için çok mühimdir ve bu bir devlet politikası haline getirilmelidir.”
“HDP iç ve dış devlet karşıtı kim varsa onlarla ittifak içinde olmayı tercih ediyor”
Örgüte destek veren bir ülkeye HDP’nin asla kem söz etmeyeceğini söyleyen Palabıyık, “İsrail’in desteği kaybedilmez. HDP iç ve dış devlet karşıtı kim varsa onlarla ittifak içinde olmayı tercih ediyor. Çünkü Türkiye’nin güçsüz görünmesi bir örgüt politikası, örgütün sözcülüğü de HDP’de. Ermeni soykırımı konusunda ise özellikle örgüt içindeki dengeyi korumak için HDP savunuculuk yapıyor, HDP içinde farklı kökenlerin olması buna itiyor. Hâlbuki AK Parti’de rahmetli Markar Esayan vardı, keşke rahmetli Esayan’ı örnek alabilseler. İsrail’e verilen bir destek de din ile ilgilidir. Zaten Öcalan’ın tezlerinde de İslam meselesi bir sınıf çatışması olarak ifade edilir, HDP de bundan başla bir şey söylemez. Ama Hüda Kaya’ya bakın, dağa gittiği bir süreçte namaz kılan PKK’lılardan bahsetmişti. Konuyu bu kadar demagojik hale getirenler var. Ayrıca demokratik İslam kongresinde İslam’ın yapısının tahrif edilmesine dair kararların alındığı açık. İsrail ve Filistin meselesi tam bu işin göbeğinde. Mesela neden HDP hiçbir zaman Suud yönetimine ses etmez, çünkü orası zaten tahrif edileceği kadar edilmiş. Ermeni meselesi de böyle, PKK’daki tabanı kaybetmez, ciddi destek olduğunu biliyoruz. Yani HDP, Türkiye aleyhine hangi siyasi ve terör bloğu varsa onların bloğunda her daim yer alır. Bugün Azerbaycan ile çatışsak HDP için Azerbaycan dahi masaya oturulacak bir konuma gelebilir” şeklinde konuştu.
İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Adem Palabıyık; "HDP, PKK’nın görünür yüzü, çünkü görünüyorsam o halde varım imgelemi şu an çok meşhur. Bir anlaşma olursa HDP elinden geldiği kadar görünmemeye ve varlığını hissettirmemeye çalışacaktır. Çünkü başka çaresi yok. Sahnede değil ama koltuklarda olacaktır. Zaten muhalefet de böyle bir HDP istiyor, bence PKK da bunu istiyor. Çünkü PKK çok zor durumda, şu an her teklife açıktır. Kendini süreç içinde ayıklayan bir HDP bekliyorum. Ayrıca kapatma davası çok mühim, çünkü HDP bunu çok iyi kullanacaktır. Eğer ki HDP bir mazlum rolüne büründürülse daha da güçlenebilir. Pandemi sürecinden dolayı halka ciddi oranda yanaşma var ve HDP kirli propagandasına özellikle CHP ile birlikte devam ediyor. AK Parti’nin yerel yönetimlere ciddi uyarılar yapması gerekiyor, çünkü yerel yönetimler hep AK Parti içi ziyaret yapıyor. Zaten muhalefetin olmadığı yerde HDP’nin güçlenmesi şu an muhalefetin ilk planıdır. O planda bölge için geçerlidir” dedi.
“Düşünülen isim de muhtemelen Mithat Sancar’dır”
Millet ittifakı tarafından HDP’ye bakanlık teklif edilmesi yönünde yapılan açıklamaları da değerlendiren Doç. Dr. Palabıyık, “Edilmiştir diye düşünüyorum, ama önemli olan HDP’nin değil örgütün ne istediğidir. HDP, örgüt hangi bakanlıkta ısrar ederse onu tercih edecektir. Çünkü devlet örgütü ciddi zaafa uğrattı, bu açığı kapatmak için HDP’ye şartlar sunulduğunda bu şartları örgütün lehine tercih edecektir. Kürt halkı lehine değil. HDP’nin bakan çıkarmasına yönelik geçmiş yıllara atıf var, hâlbuki iki dönem çok farklı, AK Parti örgütü bitirmek için siyasal bir kanal açma çabasındaydı, şimdi ise zayıflatılan örgüte yeni kanallar açmak için bir adım isteniyor. Bana göre bu ters tepecek. Yerel seçimler ayrı, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ayrı bir sosyoloji. Erdoğan’ın mücadele biçimi siyaset sosyolojisi açısından kapsayıcıdır. Milletin böyle bir teklifle karşılaştığı anda refleksi farklı olacaktır. Dünyanın bu durumu için de Trump-Biden çekişmesi gibi Türkiye’de bir süreç yaşanmaz. Ama yerel ve parlamento seçimlerinde sorunların yaşanacağı açıktır. Bence asıl mesele güçsüz bir Cumhurbaşkanlığı modeli düşünülmesidir. Çünkü parlamentodaki güçsüzlük Cumhurbaşkanlığı için en olumsuz süreçtir. Buna daha çok yüklenilecektir. Düşünülen isim de muhtemelen Mithat Sancar’dır” ifadelerini kullandı.
“HDP, öç sosyolojini canlı tutuyor”
Doç. Dr. Adem Palabıyık, Diyarbakır anneleri ile ilgili bir araştırma yaptığını da ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
“HDP, öç sosyolojini canlı tutuyor. Özellikle ailelerinden kan bağı olup da dağa çıkan ya da ölen insanlar üzerinden PKK tutumunu devşiriyor ve devlet ile halk arasındaki meseleyi kan davası olarak görüyor. Bunu kabul etmeyenler de baskı yapıyor. Sadece başkalarına değil kendinden olanlara da ciddi baskı var. Bu özellikle devlet tarafından engelleniyor. Tabii bir de Hüda-Par var. Örgüt onunla da sivil alanda mücadele içinde. Buradan tekrar ediyorum, örgütünün sosyal etkisinin kırılması için birçok kesim birlikte olmalı, Diyarbakır anneleri gündemde tutulmalı ve özellikle akademisyenler öğrencilerini uzaktan eğitim ile de olsa boş bırakmamalıdır. Çünkü örgütün istediği teorik boşluk oluşmuş durumdadır. Hem de çok net. Özellikle PKK ve Kürt meselesinin ayrı olgular olduğunu ve ayrı ayrı sosyolojik analizinin yapılmasını ispatladı. PKK ile HDP’nin direkt bağını aşikar etti. Özellikle kadın kollarını örgüt ağı gibi çalıştığını anlattılar ve sosyalleşme faaliyetleri ile bunu yaptılar. HDP gençlik kolları, Diyarbakır’da ve Van’da İncil dağıtımına yardım etti, kendi gözlerimle gördüm doktora tezimi yazarken. Siyaset okullarında, Diyarbakır annelerinin anlattığı bütün kandırma faaliyetleri aşikârdı. Anneler İslam’ın öğrenilmesini vurguladılar, HDP’nin İslam ile derdi var. Anneler, özellikle bölgede devlet ve halk güvenini yeniden inşa etmede çok etkili. Bence bu sosyolojik gerçek devlet için çok mühimdir ve bu bir devlet politikası haline getirilmelidir.”
“HDP iç ve dış devlet karşıtı kim varsa onlarla ittifak içinde olmayı tercih ediyor”
Örgüte destek veren bir ülkeye HDP’nin asla kem söz etmeyeceğini söyleyen Palabıyık, “İsrail’in desteği kaybedilmez. HDP iç ve dış devlet karşıtı kim varsa onlarla ittifak içinde olmayı tercih ediyor. Çünkü Türkiye’nin güçsüz görünmesi bir örgüt politikası, örgütün sözcülüğü de HDP’de. Ermeni soykırımı konusunda ise özellikle örgüt içindeki dengeyi korumak için HDP savunuculuk yapıyor, HDP içinde farklı kökenlerin olması buna itiyor. Hâlbuki AK Parti’de rahmetli Markar Esayan vardı, keşke rahmetli Esayan’ı örnek alabilseler. İsrail’e verilen bir destek de din ile ilgilidir. Zaten Öcalan’ın tezlerinde de İslam meselesi bir sınıf çatışması olarak ifade edilir, HDP de bundan başla bir şey söylemez. Ama Hüda Kaya’ya bakın, dağa gittiği bir süreçte namaz kılan PKK’lılardan bahsetmişti. Konuyu bu kadar demagojik hale getirenler var. Ayrıca demokratik İslam kongresinde İslam’ın yapısının tahrif edilmesine dair kararların alındığı açık. İsrail ve Filistin meselesi tam bu işin göbeğinde. Mesela neden HDP hiçbir zaman Suud yönetimine ses etmez, çünkü orası zaten tahrif edileceği kadar edilmiş. Ermeni meselesi de böyle, PKK’daki tabanı kaybetmez, ciddi destek olduğunu biliyoruz. Yani HDP, Türkiye aleyhine hangi siyasi ve terör bloğu varsa onların bloğunda her daim yer alır. Bugün Azerbaycan ile çatışsak HDP için Azerbaycan dahi masaya oturulacak bir konuma gelebilir” şeklinde konuştu.