Dünyada nüfus artımına bağlı olarak gıda tüketimi de artarken bununla birlikte bazı ürünlerde taklit ve tağşiş ürün üretimi artışının olduğunu söyleyen Dicle Üniversitesinde görevli diyetisyen Fatih Aslan, birçok üründe sanayilerde kullanılan maddelerin gıdalarda kullanıldığını ve bununla birlikte ürünün albenisinin artarken, bebek ölümleri başta olmak üzere birçok hastalığın ortaya çıktığını belirtti.
Dünya genelinde nüfus arttığı için gıdaya ihtiyaç arttığından dolayı taklit ve tağşiş artmakta. Bununla birlikte birçok üründe özellikle sanayilerde kullanılan kimyasal maddeler gıda ürünlerine kullanılıp, enjekte edilerek vatandaşın albenisine sunmakta. Dicle Üniversitesinde görevli diyetisyen Fatih Aslan, baharatlardan, tatlılara, et ürünlerinden, süt ürünlerine kadar birçok üründe katkı maddesi kullanıldığını ve bunların bebek ölümlerine, zehirlenmelere, ölümcül birçok hastalığa ve insan vücudunda kalıcı hasarlar meydana getirdiğini ifade etti.
“Mamalardaki melamin maddesi bebek ölümlerine yol açıyor”
Taklit ve tağşiş, gıda maddelerinde bulunan malzemelerin gıda mevzuatına aykırı olarak üretildiğini söyleyen Dicle Üniversitesinde görevli diyetisyen Fatih Aslan, dünya genelinde nüfus arttığı için gıdaya ihtiyaç arttığından dolayı taklit ve tağşişin artmakta olduğunu belirtti. Diyetisyen Aslan, “Süt, süt ürünlerinde süt tozu, mamalarda melamin denen katkı maddesi kullanılmaktadır. Bu plastik ve yapıştırıcı sanayisinde kullanılmaktadır. Bunun zararı, ölüme kadar yol açar. Bebek ölümlerine, zehirlenmelere, böbrek hastalıklarına yol açıyor. Bu taksit bir maddedir, bunu kesinlikle alınmaması gerekiyor. Kuruyemişlerde, fındık, fıstık, ceviz, bademlerde genellikle gıda boyaları, kimyasal madde dediğimiz sentetik boyalar kullanılmaktadır. Birçok üründe kullanılmakta. Baharatlarda olsun, kırmızı biber, toz biber, pul biber, kekik bunlarda da çok kullanılmakta. Çünkü bunların albenisi artırıyor. Göze hitap ediyor, canlılığını artırıyor. Bunlar kısa vadede alındığında gözde yaşarma, burun akıntısı, deride kızarıklar, döküntülere neden olmaktadır. Uzun vade alındığında ise migren, kanser hastalıkları, diyabet hastalıkları, pankreas kanseri, karaciğer yetmezlikleri çok görülüyor. Ve o yüzden dikkatli olmamız gerekiyor bu tür ürünlerde. Bu ürünleri güvendiğimiz yerlerden almamız gerekiyor” dedi.
“Kırmızı etin içerisine kimyasal enjekte edilerek hacmi ve ağırlığı artıyor”
Kırmızı et, tavuk eti, balık etti; özellikle balık etinde solungaçlarda daha renkli görünmesi için gıda boya maddeleri kullanıldığını aktaran Diyetisyen Aslan, “Eğer tavuk eti beyazlaşmışsa o etten uzak kalmamız gerekiyor. Bozulmuş demektir. Ya da kimyasal bir madde ile boyanmıştır. Kırmızı ette dahil taklit ve tağşişi yapılıyor. Mesela kırmızı etin içerisine kimyasal enjekte ederek hacmini ve ağırlığını artırıyor. Bunu da nasıl öğrenebiliriz? Eğer eti elimize alıp sıktığımızda su damlıyorsa bilin ki o ette bir sıkıntı vardır. O etten kesinlikle uzak kalmamız gerekiyor. Kıyma, sosis, salam, sucuk yani işlenmiş etlerin de çoğunda ne kadar işlem görürse gıda boya maddeleri çok kullanılıyor. Bunlarda kalp, damar hastalıklarına, kolesterol yüksekliğine, gebelerin kesinlikle bunlardan uzak kalması gerekiyor. Çocukların kesinlikle bunlardan uzak kalması gerekiyor. Çünkü çocuklarda hiperaktif bozukluklarına, yetişkinlerde tiroit bozukluklarına, hormonal bozukluklara yol açıyor. Zeytin yağında pamuk yağı, palmetik yağlar kullanılıyor. Bunlar da kalp damar hastalıklarına, obeziteye yol açtığını biliyoruz. Yumurta da ise tavuk yemine bazı istemediğimiz maddeler konuluyor. Tavuk etinin sarı görünmesini, albenisini artıyor. Yumurtanın daha sarı görünmesini sağlıyor” şeklinde konuştu.
Peynirde, sığır geni, jelatin, nişasta kullanıldığını kaydeden diyetisyen Aslan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunu da biliyoruz. Bunlar da vücuda ciddi zararlar veriyor. Uzun süre alındığı zaman mide kanserine, obeziteye yol açtığını biliyoruz. Kırmızı ette nitrat tuzları kullanılıyor. Bunlar iştah üzerinde etkileyici ürünlerdir. Enerji içeceklerinde çok madde kullanılıyor. Çikolata ürünleri olsun. Bunlarda sildenfil maddeleri denilen türevler kullanılıyor. Bunlarda cinsel yaşamda bozukluklara, kalp damar hastalıklarına, hipertansiyona, ya da düşük neden olabiliyor. Gıda terörü denen bir şey var. İnsanlara yönelik doğrudan öldürmeye teşebbüs sayabiliriz. Taklit ve tağşiş yapılmışsa bir üründe, onu yapan kişi sanki bir insanın hayatına kastetmiş gibi bir cezai müeyyide almasını istiyoruz, talep ediyoruz. “
Dünya genelinde nüfus arttığı için gıdaya ihtiyaç arttığından dolayı taklit ve tağşiş artmakta. Bununla birlikte birçok üründe özellikle sanayilerde kullanılan kimyasal maddeler gıda ürünlerine kullanılıp, enjekte edilerek vatandaşın albenisine sunmakta. Dicle Üniversitesinde görevli diyetisyen Fatih Aslan, baharatlardan, tatlılara, et ürünlerinden, süt ürünlerine kadar birçok üründe katkı maddesi kullanıldığını ve bunların bebek ölümlerine, zehirlenmelere, ölümcül birçok hastalığa ve insan vücudunda kalıcı hasarlar meydana getirdiğini ifade etti.
“Mamalardaki melamin maddesi bebek ölümlerine yol açıyor”
Taklit ve tağşiş, gıda maddelerinde bulunan malzemelerin gıda mevzuatına aykırı olarak üretildiğini söyleyen Dicle Üniversitesinde görevli diyetisyen Fatih Aslan, dünya genelinde nüfus arttığı için gıdaya ihtiyaç arttığından dolayı taklit ve tağşişin artmakta olduğunu belirtti. Diyetisyen Aslan, “Süt, süt ürünlerinde süt tozu, mamalarda melamin denen katkı maddesi kullanılmaktadır. Bu plastik ve yapıştırıcı sanayisinde kullanılmaktadır. Bunun zararı, ölüme kadar yol açar. Bebek ölümlerine, zehirlenmelere, böbrek hastalıklarına yol açıyor. Bu taksit bir maddedir, bunu kesinlikle alınmaması gerekiyor. Kuruyemişlerde, fındık, fıstık, ceviz, bademlerde genellikle gıda boyaları, kimyasal madde dediğimiz sentetik boyalar kullanılmaktadır. Birçok üründe kullanılmakta. Baharatlarda olsun, kırmızı biber, toz biber, pul biber, kekik bunlarda da çok kullanılmakta. Çünkü bunların albenisi artırıyor. Göze hitap ediyor, canlılığını artırıyor. Bunlar kısa vadede alındığında gözde yaşarma, burun akıntısı, deride kızarıklar, döküntülere neden olmaktadır. Uzun vade alındığında ise migren, kanser hastalıkları, diyabet hastalıkları, pankreas kanseri, karaciğer yetmezlikleri çok görülüyor. Ve o yüzden dikkatli olmamız gerekiyor bu tür ürünlerde. Bu ürünleri güvendiğimiz yerlerden almamız gerekiyor” dedi.
“Kırmızı etin içerisine kimyasal enjekte edilerek hacmi ve ağırlığı artıyor”
Kırmızı et, tavuk eti, balık etti; özellikle balık etinde solungaçlarda daha renkli görünmesi için gıda boya maddeleri kullanıldığını aktaran Diyetisyen Aslan, “Eğer tavuk eti beyazlaşmışsa o etten uzak kalmamız gerekiyor. Bozulmuş demektir. Ya da kimyasal bir madde ile boyanmıştır. Kırmızı ette dahil taklit ve tağşişi yapılıyor. Mesela kırmızı etin içerisine kimyasal enjekte ederek hacmini ve ağırlığını artırıyor. Bunu da nasıl öğrenebiliriz? Eğer eti elimize alıp sıktığımızda su damlıyorsa bilin ki o ette bir sıkıntı vardır. O etten kesinlikle uzak kalmamız gerekiyor. Kıyma, sosis, salam, sucuk yani işlenmiş etlerin de çoğunda ne kadar işlem görürse gıda boya maddeleri çok kullanılıyor. Bunlarda kalp, damar hastalıklarına, kolesterol yüksekliğine, gebelerin kesinlikle bunlardan uzak kalması gerekiyor. Çocukların kesinlikle bunlardan uzak kalması gerekiyor. Çünkü çocuklarda hiperaktif bozukluklarına, yetişkinlerde tiroit bozukluklarına, hormonal bozukluklara yol açıyor. Zeytin yağında pamuk yağı, palmetik yağlar kullanılıyor. Bunlar da kalp damar hastalıklarına, obeziteye yol açtığını biliyoruz. Yumurta da ise tavuk yemine bazı istemediğimiz maddeler konuluyor. Tavuk etinin sarı görünmesini, albenisini artıyor. Yumurtanın daha sarı görünmesini sağlıyor” şeklinde konuştu.
Peynirde, sığır geni, jelatin, nişasta kullanıldığını kaydeden diyetisyen Aslan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunu da biliyoruz. Bunlar da vücuda ciddi zararlar veriyor. Uzun süre alındığı zaman mide kanserine, obeziteye yol açtığını biliyoruz. Kırmızı ette nitrat tuzları kullanılıyor. Bunlar iştah üzerinde etkileyici ürünlerdir. Enerji içeceklerinde çok madde kullanılıyor. Çikolata ürünleri olsun. Bunlarda sildenfil maddeleri denilen türevler kullanılıyor. Bunlarda cinsel yaşamda bozukluklara, kalp damar hastalıklarına, hipertansiyona, ya da düşük neden olabiliyor. Gıda terörü denen bir şey var. İnsanlara yönelik doğrudan öldürmeye teşebbüs sayabiliriz. Taklit ve tağşiş yapılmışsa bir üründe, onu yapan kişi sanki bir insanın hayatına kastetmiş gibi bir cezai müeyyide almasını istiyoruz, talep ediyoruz. “